Adam yatağın başucuna diz çökmüş
Kimseye aldırış etmeden
Çocuklar gibi ağlıyordu hüngür hüngür
Sakinleştirmeye çalışıyordu yakınları;
Kimisi takdiri ilahi dedi
Kimisi hastalık, yaşlılık…
Kimisi ayıp bak boyun kadar çocukların var dedi
Kimisi de ele avuca kalsa daha mı iyi olacaktı dedi.
Adam odadakileri boş gözlerle süzdü
Acı bir tebessüm belirdi yüzünde
Sonra avuç içleri ile sildi
Ta yanağına kadar akan gözyaşlarını
Kesik kesik konuşmaya başladı
Söylediklerini bir tek kendisi duyuyordu,
Kendisi duyuyordu da kendisi de anlamıyordu belki de
Sesi titriyordu…
Babam öldüğünde annem acısını yaşayamamıştı.
Köyde yaşıyorduk ve tam hasat mevsiminde ölmüştü babam
Ekinler vardı harman edilecek, hayvanlar vardı bakılacak
Ve çocuklar vardı evde ilgilenilecek
Bu yüzden annem doya doya ağlayamamıştı,
Zorda olsa içine gömmüştü acılarını
Ben şimdi onun için ağlıyorum
Bunlar annemin yıllar önce dökemediği gözyaşları
Benim gözümden akıyor
Ama onun ruhunu ıslatıyor.
Birde kızı vardı kadının
Dışarıdan gelen…
Sanırım ayakta duracak hali yoktu
Yaşlı kadının cenazesine yaklaştı,
Elleri ile sıkı sıkı yatağın köşelerinden tutarak.
Şimdi o da ayaklarına kapanmış ağlıyordu
Ama onun neden bu kadar içten ağladığını
Kafasında ne fırtınalar estiğini, hiç kimse bilemedi
Çünkü kadın kör, sağır ve dilsizdi.
Dursun BAŞĞUT 24/10/2015
Son Güncelleme: Cumartesi, 24 Ekim 2015 19:30