Hemen hemen hepimizin başından geçmiştir bu öykü.
Hani siz herhangi bir yolculuğa çıkmak için otobüs garajına gittiğiniz zaman başlar bu hikaye..
Elinizde bavulunuz , çantanız bir bilet almak için yürürken ,adeta bilet ayağınıza gelmiş edasıyla karşınıza biri çıkıverir.Elini size uzatıp tokalaşması bile size bir mesaj veren birileri.Otogarlardaki o kişilerden bahsediyorum,size bilet satmak için selam veren insanlardan.Aslında sizin nereye gideceğiniz hiç birinin umrunda değildir.
Onlar için önemli olan tek şey vardır ,o da sizin cebinizdeki para.Dolayısıyla onlar bir avcı
Sizde potansiyel bir avsınız.Yani avlanmaya hazır bir müşteri.Gerekirse sizi kapanda fare avlama tekniği ile( fare kapana gelmez, kapana koyduğunuz peynire gelir) avlayabilirler.
O kadar seyahat acentası gözünüzün önünde olmasına rağmen , yanınıza gelen o adamı aşamayanlar olur.
Alternatif bir arayış ya da diğer acentalara gidip bilgi alma gibi zahmete girmeden , kendisini avlayan o adamın arkasına takılıp bileti alan insan sayısı gayet çok fazla.
Ya da yabancı olduğunuz bir yerde bir taksiye biniyorsunuz....
-Nereye gidiyorsunuz ?
-Taksim'e..
Taksici sizin yabancı olduğunuzu, o civarları bilmediğinizi anladığı an, siz o taksiye Taksim'de binseniz , bi güzel dolaştırıp sizi ,verdiğiniz adrese bırakıyor.Halbuki yüz metre yürüseniz ordaydınız.
Keşke sizden hiç bir menaat beklemeyen birine
-Afedersiniz , ben buraların yabancısıyım ,Taksim e nasıl gidilir ? diye sorsaydınız
Kısacası ;YOLCUNUN ,
YOLUNDAKİ TUZAKLARI BİLMEDEN YOLA ÇIKMASI
VARACAĞI YERE VARDIĞINDA İÇİNE DERT OLUR.
YOLUNA YOLUNA NİHAYETİNDE SON DURAKTA AÇIKTA KALIR.
A dan B ye harita ile giden yolcu nereye gittiğinide bilendir, nerde olduğunu da bilendir.Elinizdeki harita sizi mutlaka bu tür tuzaklara düşmenize mani olacaktır.
Şimdi bu yazıyı lütfen bir de
A= Dünya
B yi de Cennet farzederek okuyun..
Saygılarımla
M.Demircioğlu
Son Güncelleme: Salı, 08 Nisan 2014 22:54